SOSYAL MEDYA ARACILIĞIYLA HAKARET SUÇU / Stj Av. Bertuğ KURT

SOSYAL MEDYA ARACILIĞIYLA HAKARET SUÇU

GİRİŞ

            Sosyal medya, teknoloji çağında olmamız vesilesiyle hayatımızın her alanına empoze olmuştur. İnsanların sosyal medyayı kullanım amaçları farklılık gösterse de daha çok eğlence, güncel bilgiye hızlı ve erken erişim, yeni insanları tanıma ve iletişim kurabilme, paylaşım sitelerini günlük gibi kullanma gibi amaçlara yönelik kullanılmaktadır. İnsanların sosyal medyanın denetimsiz olduğunu düşünmesi sebebiyle somut ortamda dikkat edilen hukuk kurallarını ihlal ettiği her ortalama sosyal medya kullanıcısının farkında olduğu bir durumdur. Toplumun üzerindeki siyasi baskılar (örneğin ifade özgürlüğünün fiilen olmasa bile üstü örtülü bir şekilde sınırlandırılması) neticesinde insanların kendilerini daha rahat ifade edebildikleri ancak kendi düşüncelerini yansıtırken insanların şeref, haysiyet, saygınlıkları, kişilerin değersizleştirilmesi gibi hukuki sınırların aşıldığı herkesin malumudur. Bu çalışmada toplumu oluşturan her bireyin yaşamında bir yer edinmiş, kullanıcısı olmasa bile kulak aşinalığı olan sosyal medya, kullanılarak hakaret suçunun ortaya çıkması hususu incelenmiştir.

            HAKARET SUÇU HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Hakaret suçu 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 125 – 131. Maddelerinde düzenlenmiştir. Bu suç tipinin koruduğu hukuki değer insanların şeref, saygınlık ve onurudur. Toplum nezdinde hakaret eylemi ile çok karşılaşılsa bile hukuksal yollara başvurulma oranı başvurulmamasına göre çok daha azdır. Her insan ‘’şeref, saygınlık’’ gibi kişilik unsurlarının zarar görmemesini isteme hakkına sahiptir. Toplumun her ferdinin şeref ve saygınlığına karşı oluşacak saldırılara karşı korunması için, saldırı fiillerinin cezalandırılması gerekir.

Türk Ceza Kanunumuzda hakaret suçu ‘’Şerefe Karşı Suçlar’’ başlığı altında yer almaktadır. Hakaret suçu şikayete bağlı suç tiplerindendir. Suçun faili bakımından bir özellikle aranmamakta olup ceza sorumluluğuna sahip olan her kişi bu suçun faili olabilir. Bu suçun işlenmesinde mağdurun direkt belirtilmesi, isminin söylenmesi gerekli değildir. O kişiyi çağrıştıracak şekilde kullanılmış olan sözlerden mağdurun anlaşılabilmiş olması yeterli olacaktır. Nitekim 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 126/1 hükmünde bu husus açıkca belirtilmiştir; ‘’(1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.’’

Bu suçun mağduru yaşamını yitirmiş kişiler de olabilir. Bu hususta 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 130. Maddesinde ‘’(1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.’’ Şeklinde belirtilmiştir. Burada kanun koyucu kişilerin manevi malvarlığını da korumak hususunu göz önünde bulundurmuştur.

Hakaret suçu kasten işlenebilecek bir suçtur. Aynı zamanda bu suça zincirleme suç hükümleri uygulanabilmektedir. Zincirleme suç hükümleri aynı kişi hakkında değişik zamanlarda hakaret edilmesi veya hakaret fiilinin birden fazla kişiye karşı tek bir fiil neticesinde işlenmiş olması zincirleme suç hükümleri kapsamında değerlendirilmelidir.  Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması 6 aylık süre içerisinde şikayet edilmesine bağlıdır. Bu süre hakaretin ve hakaret edenin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bahse konu olan şikayetin yapılması gereken mercii, Cumhuriyet Savcılığı veyahutta kolluk kuvvetleri olmalıdır. Yapılan şikayet sonucu yargılamanın soruşturma aşaması başlayacaktır. Soruşturma aşamasında savcılık tarafından yargılamaya konu olan fiilin suç teşkil edip etmediği, eğer suç teşkil ediyorsa bu hususa ilişkin delillerin toplanması, toplanan deliller ve meydana gelen fiilin suç oluşturduğuna ilişkin kanaat oluştuysa kamu davası açılması gerektiğine dair bir iddianame düzenlenecektir. Yani özetlemek gerekirse şikayet sonrası görülen lüzüm üzerine yapılan araştırmanın, şüpheli üzerinde yeterli şüphe oluşturduğuna dair bir sonuca varılırsa, iddianame düzenlenerek görevli ve yetkili mahkemeye sunulacaktır. Mahkemenin iddianameyi kabulü ile kovuşturma aşamasına geçilir. Türk Ceza Kanunu madde 125’ e göre hakaret suçunun cezası 3 ay ila 2 yıl arasında belirtilmiştir. Hakaret suçu neticesinde yargılama Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından yapılır. Ayrıca hakaret suçu uzlaştırmaya tabi olan bir suçtur.

Hakaret suçunun görünüş biçimleri 2 tür olup bunlar; huzurda hakaret ve gıyapta hakaret olarak ayrılmaktadır. TCK 125. Madde : ‘– (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.  Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.’’ Hükmü ile huzurda hakarete ilişkin bir açıklık bulunmasada hükmün ikinci cümlesinde gıyapta hakaretin hangi durumda işlenebileceğini göstermiştir. Sosyal medyanın günümüzde yarattığı linç kültürü ile birlikte eleştiri boyutunu aşan ve hakarete varan söylemler genellikle kişinin gıyabında işlenmektedir. En az 3 kişiye ihtilat ederek işlenmiş olması unsuru sosyal medya sitelerindeki kullanıcıların etkileşime girdiği takipçileri ileri bu unsur gerçekleşmiş olacaktır. Buradaki ihtilat kavramı aleniyet ile karıştırılmamalıdır. İhtilat madde hükmünü yorumladığımız takdirde, gerekli araçların kullanılması ile hakaret fiilinin en az 3 kişi tarafından öğrenilebilmesi hususu dikkate alınarak işlenilebilmesidir. Aleniyet kavramı ise fiilin açık bir yerde işlenebilmesi amacını taşır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Hakaret suçunun gıyapta veyahut huzurda olarak yazılı, sözlü, elektronik ortamda olabilecek iletilerden dolayı meydana gelmesi mümkündür. Fail internet üzerinden işlediği hakaret suçunu kişiye direkt olarak ileti yoluyla veya görüntülü konuşma yöntemiyle yapmış ise bu huzurda hakaret olarak değerlendirilecektir. Ancak fail örneğin mail yoluyla iletiyi birkaç kişiye göndermiş ise bu gıyapta hakaret suçunu oluşturacaktır.

SİYASİ POLİTİKALAR VE SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN HAKARET SUÇU

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 25. Ve 26. Maddelerinde düşünce özgürlüğü ele alınmıştır. T.C. Anayasası Düşünce ve Kanaat Özgürlüğü başlıklı 25. Maddesine göre; ‘’Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.’’ Ve yine aynı şekilde T.C. Anayasası Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti başlıklı 26.maddesinde ; ‘’Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet Resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.’’Şeklinde düşünce özgürlüğünün kapsamı çizilmiştir. Hakaretin yaygın olarak görünümlerinde biri eleştirinin ve ifade özgürlüğünün kapsamının aşılması ile ortaya çıkmaktadır. Eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsam aşılmayacak şekilde bu suçun hukuka uygunluk sebepleri olarak görülmüştür. Eleştiri toplumda baskın olarak tanınan kişilere karşı daha sert olabilmektedir. Bu kişilere örnek olarak; siyasi figürler, sporcular, aktör ve aktrisler verilebilir.

 Sosyal medya üzerinden yapılan fiillerin suç sayılıp sayılmamasında devletin yasal düzenlemeler yapması ve sosyal medya hızına ulaşması zaman aldığı için insanların kendilerini en açık şekilde ifade ettiği mecralar internet ortamı olmuştur. Bu sosyal medyanın sınırsızlığı ve devlet tarafından denetimine geç başlanmış olmasının toplumun bazı kesimleri tarafından kötüye kullanıldığı da aşikardır. Ancak sosyal medyada oluşmuş bir linç kültürü, hakaret ediciliğin ve küçük düşürücü söylemlerin etkileşim alması diğer sosyal medya kullanıcılarını olumsuz yönde teşvik etmektedir. Ayrıca toplumun genel olarak yaşantılarından memnun olmayışları, taklit ve özenmenin artışı ile insanların düşünce özgürlüğünün kısıtlanması kanaatimce sosyal medya üzerinden hakaret suçunun oluşmasındaki temel nedenlerdir. 

Sosyal medyanın günümüzde geleneksel medyadan çok daha fazla rağbet görmesinin sebebi, hem siyasi baskıdan kaçmak hemde doğru bilgiye direkt kaynağından ulaşmak olduğu fikrindeyim. Günümüz Türkiye Cumhuriyetini yöneten siyasilerin politikaları ile toplum üzerinde oluşan baskı ile birlikte haber kaynaklarına itibar edilmemesi, toplumun en değerli, insani hak olan, düşünce özgürlüğüne sahip olamaması ve bu düşünceyi pekiştirecek baskıların artmış olması sosyal medyada bir linç kültürü oluşturmuştur. Siyasetin kitleleri kutuplaştırıcı politikaları, toplumun farklı görüşleri arasında nefret seviyesine varmasına yol açmış, toplumun farklı kesimleri kendi düşüncesine aykırı olan kişileri çoğunluk olarak düşman vasfında görmektedir. Böyle bir ortamda insanlar hakaret ile eleştiri düzeyi arasındaki dengeyi kuramamakta ve sosyal medya aracılığı ile işlenen hakaret fiillerinin çoğunun altında bu nedenin varlığı söz konusudur.

CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU

Cumhurbaşkanına hakaret suçu 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda genel hakaret suçundan ayrı olarak düzenlenmiştir. Bu iki suç temelde aynı fiiller yapılarak işlenebilmekte olup, Cumhurbaşkanına hakaret yapılan fiilden etkilenen mağdur özellikle belirtilmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu 5237 Sayılı TCK’nın 299. Maddesinde; (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. şeklinde düzenlenmiştir. Kanun koyucu genel olarak hakaret suçunu düzenlediği için bu suç tipinde hakaret suçunu ve nasıl işlenebileceğini detaylandırmamıştır. Hakaret suçu şerefe karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiş olup Cumhurbaşkanına hakaret suçu ise ‘’Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar’’ başlığı altında düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunun 299.maddesinin amacı Cumhurbaşkanlığı makamının şerefini korumaktır. Genel hakaret suçu ile farklarından bir tanesi ise suçun gıyapta veyahut huzurda işlenmesi gibi bir ayrımı olmamasıdır.

Suçun faili herkes olabilir. Cumhurbaşkanlığı sıfatı seçimle değil ant içmekle başlar. Suçun görevin devamı sırasında işlenmesi gerekli olduğu gibi görevden kaynaklanması şart değildir. (CGK 02.04.1990 Tarih 84/106 Sayılı karar) iş bu karar ışığında Cumhurbaşkanına görevi sebebiyle olmayan, hakaret fiili meydana geldiğinde, bu fiil Cumhurbaşkanına Hakaret suçu kapsamamında değerlendirilecektir.

T.C. YARGITAY 16. Ceza Dairesi, 02.06.2020 Karar Tarihli 2019/3215 E., 2020/2260 K., Sayılı Karar;

“…Bu doğrultuda Cumhurbaşkanına hakaret suçları TCK’nın 299. maddede yaptırıma bağlanmıştır. Suçun koruduğu hukuki yarar yukarıda da izah edildiği üzere Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığıdır. Bu suçun oluşumu için onun sosyal değeri konusunda, kendisinin veya toplumun düşünce veya duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibarı ihlal edici olduğu, toplumda hakim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunun tayininde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir. Bu itibarla basit bir saygısızlık, hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez.”

‘’…Bu açıklamalar ısığında silahlı terör örgütüne üye olma ve terör örgütü propagandası yapmak suçları yönünden hakkında ayrıca soruşturma yürütülen sanığın sosyal paylaşım sitesi hesabından bir baska kullanıcının “Bu savaşı … öncülügünde Kurdistan halkı kazanacaktır. … …, …… gibi isidçi … ve saray cahs’larıda yenilecek” şeklindeki, bireyin kendini gerçekleştirmesine ya da toplumun gelişmesine katkı sunması beklenen bir değer içermeyen, söylendiği yer, ortam ve zaman itibariyle toplumsal barışı ve kamu düzenini bozma riski barındıran ve özellikle eleştiri sınırlarını aşarak açıkça Cumhurbaşkanının şeref ve saygınlığına saldırı mahiyetinde olması nedeniyle ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemeyecek hakaret içeren paylasımı herkese açık olarak yayımlamasından ibaret eyleminin atılı suçu oluşturduğu gözetilmeden mahkumiyeti yerine hatalı değerlendirme ile yazılı sekilde beraatine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle degisik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine, kararın bir örneginin bilgi için Bitlis 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Bassavcılıgına TEVDİİNE, 02.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.’’

Cumhurbaşkanına hakaret, mağdurun görev süresi devam ederken işlenmelidir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunda kovuşturma yapılması Adalet Bakanlığının iznine bağlıdır. Bu husus TCK 299/3 hükmünde belirtilmiştir. ‘’ Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.’’ 

5237 Sayılı TCK madde 299/2 ‘’Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.’’ Bu madde hükmü ile cezanın arttırılacağı durum belirtilmiş olup aleniyet hususu, genel hakaret suçunun gıyapta işlenilmesi için en az 3 kişinin durumdan haberdar olması ile karıştırılmamalıdır. Burada aleniyet kelimesinin anlamı faiilin yaptığı eylemin, sayısı belirlenemese bile birden çok kişiye ulaşabilmesi durumunu ifade eder.

Suçun manevi unsuru kasttır. Bu suç serbest hareketlerle işlenebilecek suçlardandır. Yüzyüze yapılabileceği gibi yazarak veya çizerek söz konusu suç işlenebilir.

Bu suç şikayete bağlı suçlardan olmayıp, uzlaştırma kapsamında değildir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunun yargılaması Asliye Ceza Mahkemelerinin görev alanına girmektedir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu neticesinde verilen hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilir, ertelenebilir veya koşulları sağlandığı takdirde hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilir.

  NEZAKETSİZ VE KABA SÖYLEMLER İLE HAKARET ARASINDAKİ FARKLAR

            5237 Sayılı Türk Ceza Kanunumuz hakaret içeren fiilleri söylemleri saymamıştır. Kaldı ki kanunda böyle bir listeleme yapmak imkansızdır. Her kaba söz hakaret içermemektedir. Cezalandırılması gereken ve hakaret içeren fiil kişinin toplum içine itibarını zedeleyecek, şeref onur ve saygınlığını zarar verecek eylemlerdir. Günümüz halk arası çok konuşma dilinde kullanılan; lan, ulan gibi kelimeler hakaret içermemekte olup bunlar ancak nezaket sınırlarını aşan boyutta söylemler olarak kabul görmektedir.

            Somut olgu isnadı da hakaret ile karıştırılmamalıdır. ‘’Hırsız’’ söylemi adli sicil kaydı temiz bulunan bu isnat edilen suçtan soruşturma geçirmemiş veyahutta yargılama yapılmış ve kişinin hırsızlık fiili işlemediğinin tespiti halinde, hakaret olacaktır. Ancak bir kişinin yaptığı hırsızlık eyleminden dolayı kendisine yöneltilen hırsızlık yaptın söylemi hakaret niteliğini taşımayacaktır. Nitekim aynı şekilde günlük hayatta duymaya çok aşina olduğumuz ‘’Allah belanı versin.’’ Şeklindeki söylemlerde toplumda beddua olarak kabul edilmiştir. Ancak somut hukuk kurallarınca mağdura karşı onu rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği ve bu yüzden kaba söylem olarak kabul edildiği bilinmelidir. Bu hükmü destekler yargıtay kararları şöyledir.

T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 16.09.2014 tarihli 2014/2-328 E., 2014/386 K. Sayılı Kararında;

 ‘’ÖZET : Sanık hakkında görülen dava kamu görevlisine hakaret suçuna ilişkindir. Hırsızlık suçundan hakkında soruşturma başlatılan ve tutuklanması talebiyle hakim önüne çıkartılan sanığın, kendisinin haksız bir şekilde tutuklanmasına karar verildiğini düşünerek bunun sorumlusu olarak gördüğü sorguyu yapan hakime yönelttiği Allah belanı versin şeklindeki ifade, beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici bir söz ise de, şikâyetçi hâkimin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir. Bu nedenle, yerel mahkemece sanığın beraatine hükmolunması gerektiği gözetilmeden, unsurları oluşmayan suçtan mahkûmiyet kararı verilmesi isabetsizdir.’’

‘’….Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Öte yandan, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde beddua; “Birinin kötü duruma düşmesini gönülden isteme, bir kimse için kötü dilekte bulunma, kötü dua, ilenme, ilenç”, “belâ” ise; “İçinden çıkılması güç sakıncalı durum, büyük zarar ve sıkıntıya yol açan olay veya kimse, hak edilen ceza” şeklinde tanımlanmıştır.

Bir kimsenin zarar ve sıkıntıya düşmesini yaratıcıdan dileme mahiyetindeki sözlerin açıkça, kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermediği veya sövmek fiilini oluşturmadığı takdirde hakaret olarak kabulü mümkün bulunmamaktadır.’’

‘’…SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1-) Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 01.10.2013 gün ve 456-946 sayılı direnme hükmünün, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,…’’

SONUÇ

            Yapılan çalışmada hakaret suçunun kanun maddeleri nezdinde genel çehresi anlatılmış olup teknolojinin gelişmesi neticesiyle insanların sosyal medyada kendilerini daha özgürce ifade edebilmelerinin, eleştiri ve nezaketsiz söylem sınırlarını aşılmasını çok daha kolaylaştırmıştır. Sosyal medya kullanıcıları, internetin denetiminin daha zor olmasından dolayı hiç tanımadıkları kişilere karşı çok rahat davranabilmektedirler. Sosyal medya aracılığı ile işlenen hakaret suçunun sebepleri olarak sayılabilecek etkenler şu şekilde sıralanabilir; faillerde genel itibari ile yaptığım fiil tespit edilemez düşüncesinin hakim olması, her şeyi çok çabuk tüketme toplumuna evrilmemiz, toplumumuzun yaşamlarından memnun olmaması, düşünce ve ifade özgürlüğünün siyasi politikalarla baskılanması, toplumda oluşan nefret duygusu,  etkileşim almak ve dikkat çekmek olarak başlıklara ayrılabilir. Birbirimizin haklarını daha iyi bilmemiz ve karşıdan beklediğimiz saygıyı insanlara vermeyi başarabildiğimiz zaman bu suçların azalacağı kanaatindeyim.

Şu cümle ile çalışmamı tamamlamak isterim;

‘’Peşinen verilmiş olan hükümlerin nedenini ve ispatlarını arayan kimse mutsuzdur.’’ Edmont GOBLOT

KAYNAKÇA:

Özbek, Doğan, Bacaksız, Tepe ,Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler 13.baskı

https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/hakaret-sucu.html

http://kazanci.com.tr/gunluk/cgk-2014-2-328.htm

https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/internetten-ve-sosyal-medya-uzerinden-hakaret-sucu-cezasi.html
https://kplegal.com.tr/sosyal-medyada-hakaret-ve-sovme-sucu
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/717724

http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2007-72-357

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/813305
https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/cumhurbaskanina-hakaret-sucu-cezasi-nedir.html

About the author: admin