İCRACI SANATÇILARIN MALİ HAKLARININ KORUNMASI HAZIRLAYAN: Stj. Av. Merve ŞAHBAZ

İCRACI SANATÇILARIN MALİ HAKLARININ KORUNMASI

Giriş

Bu tez çalışması 4 başlık altında hazırlanmıştır. Çalışma kapsamında, FSEK kapsamında korunan eser ve eser sahibi kavramları, ardından eser sahibinin haklarına komşu hak sahipleri açıklanacaktır. Akabinde komşu hak sahiplerinden biri olan icracı sanatçıların FSEK kapsamındaki durumu ve mali haklarının türleri açıklanacaktır. Son olarak icracı sanatçıların mali haklarının bireysel ya da meslek birlikleri eliyle hukuk ve ceza davaları yoluyla korunması hususları tek tek incelenecektir.

  1. ESER VE ESER SAHİBİ

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md.1/B hükmünde düzenlendiği şekilde “eser” kavramı;

Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade eder.

Aynıtanımdan yola çıkarak eserin sahibinin kanunda sayılan dört eser çeşidinden birini oluştururken ona kendi kişisel varlığını katan, onu vücuda getiren kişi olduğunu söyleyebiliriz. FSEK md.13 kapsamında eser sahibine tanınan maddi ve manevi haklar onun sırf bu sahiplik dolayısıyla tanınmıştır.

Eser sahibi eseri meydana getiren gerçek kişidir. Tüzel kişiler her ne kadar eserden kaynaklanan mali haklara sahip olabilecekse de, eser sahibi olmaları mümkün değildir. FSEK kapsamında korumanın gerçekleşebilmesi için öncelikle kanunun eser tanımına uygun bir eserin söz konusu olması gerekir. Eser niteliğine haiz bulunmayan varlıklar için korunma söz konusu olamaz. Bu bakımdan kanunun bir sınırlama getirerek bir çerçeve çizdiği görülmektedir.

  • KOMŞU HAK VE KOMŞU HAK SAHİPLERİ

Eser sahibince meydana getirilen eserin varlığının kamu nezdinde ortaya konması,  çalınması, sergilenmesi ve oynatılmasında rol edinen kişiler komşu hak sahipleridir. 5846 sayılı FSEK’te sınırlı şekilde adı geçen komşu hak sahiplerinin korunması gerektiği anlayışının yaygınlaşmasıyla 4410 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrasında kanunun 80. ve 81. maddelerinde komşu hak sahiplerinin hakları düzenlenmiş ve Komşu Haklar Yönetmeliği ile de uygulamaya ilişkin ilkeler düzenlenerek eser sahibinin yanında komşu hak sahiplerinin de eser sahibi gibi korunmaya başlandığı görülmektedir.

Komşu hak sahipleri, eseri icra eden ve topluma tanıtan aktaran kişilerdir. Bu nitelikleriyle eser sahibinin eserinin can bulması ihtiyacına hizmet ederler. Hazırlanan bir bestenin icra edilmemesi, yazılan bir senaryonun bir oyunda vücut bulmaması halinde eser varlığını ve ruhunu ortaya koyamayacaktır.

Komşu hak sahipleri FSEK kapsamında sınırlı sayıda düzenlenmiştir, bu kişiler icracı sanatçılar, fonogram yapımcıları ve radyo televizyon kuruluşlarıdır. Bu kişiler eser sahibinden aldıkları izinle adeta onun haklarıyla komşuluk ilişkisi içine girerek onun maddi ve manevi haklarına zarar vermeden belli bir eseri kendine has şekilde icra eden, icrayı tespit eden ve icranın yayınlanmasını sağlayan gerçek veya tüzel kişilerdir.

  • İCRACI SANATÇI  

FSEK m. 80/1 ve Komşu Haklar Yönetmeliği m.4 hükmü uyarınca icracı sanatçı; “bir eseri veya folklor ürününü kendi yorumunu katarak özgün şekilde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden oyuncular, ses sanatçıları, müzisyenler, dansçılar ve benzeri kişiler” dir. Bu kişiler doğrudan ya da dolaylı şekilde yeni bir eser ortaya koymazlar ancak eserin kamuya aktarımında önemli bir rolleri bulunmaktadır. Bu özgün icra sürecinde temyiz kudretine haiz olmasalar dahi icracı sanatçı vasıfları yasal temsilcileri eliyle korunur. Bir esere sahibinin de iznini alarak kendi bireysel yetenekleriyle eser sahibinin eserine artı değer katmış olmaları yeterlidir.

Kendi varlığına özgü bir şekilde eseri icra eden müzisyenler, tiyatrocular, ses sanatçıları, aktrisler,  dublaj sanatçıları ve yönetmenler örnek gösterilebilir. FSEK kapsamında icracı sanatçılar, sanatsal faaliyetleri nedeniyle korunmaktadırlar. Dolayısıyla ses ve görüntü teknisyenleri, rejisör yardımcıları, ışıkçılar, suflörler, efektçiler vb. teknik kişiler ortaya bir sanatsal faaliyet koymadıklarından icracı sanatçı sayılmazlar.

FSEK md.82 hükmüne göre icracı sanatçılarla ilgili mülkilik ilkesi geçerlidir. İlgili hükme göre icracının Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olması halinde ya da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmamakla birlikte bu kimselerin icraları için FSEK hükümlerinin uygulandığı ses taşıyıcılarına dahil edilen veya bir ses taşıyıcısına tespit edilmemekle birlikte bu yasa hükümlerinin uygulandığı radyo ve televizyonlarda yayınlanan icracı sanatçıların hakları FSEK kapsamında korunur.

İcracı sanatçılar faaliyetlerini doğrudan ya da dolaylı yollarla kamuya sunarak gerçekleştirirler. Doğrudan sunuma bir balerinin sahnede bale sanatını sergilemesi, dolaylı aktarıma ise bir sinema filminin kayıt altına alınıp sonrasında beyaz perdede gösterilmesi örnek verilebilir.

İcra edilen eser kişinin kendisine ait olmak zorunda değildir ancak bazı durumlarda eser sahibi kendi eserini icra eder. Bu durumda sanatçı hem eser sahipliği kimliğiyle hem de icracı sanatçı kimliğiyle korunma yollarından yararlanabilir.

  • İCRACI SANATÇININ HAKLARININ MEŞRUİYETİ

İcracı sanatçı, icra edeceği eserin sahibinin haklarına zarar vermemek ve sınırlandırmamak yükümlülüğü altındadır. İcrasına yönelik hakların korunmasının meşruiyeti eser sahibinden alacağı izne bağlıdır. Şartın gereği gibi yerine gelmesiyle icracı sanatçı kanunda sınırlı şekilde sayılan bağlantılı, mutlak hakların sahibi olur. Eser sahibinden izin alınmadan gerçekleştirilen icra faaliyeti “verim himayesi ilkesi” doğrultusunda hukuken korunur ve icracı sanatçı FSEK kapsamında üçüncü kişilere karşı korunur. Ancak eser sahibinin icracı sanatçıya karşı ihlal edilen hakları sebebiyle dava açma hakkı doğacaktır.

Koruma süresi devam eden ve anonimleşmemiş eserlerin icrasından evvel icracı sanatçı eser sahibinden izin almalıdır. FSEK md.52 hükmüne göre; mali haklara ilişkin sözleşmelerin yazılı olması ve devredilen hakların açıkça ayrı ayrı gösterilmesi zorunludur.

Söz konusu izin sonucunda, FSEK md.24 kapsamında eser sahibine tanınan temsil hakkı veya kullanım lisansı icracı sanatçıya geçmektedir. “Eserini doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan aletler vasıtasıyla umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek “ şeklinde anlaşılan temsil hakkı, eser sahibinin eserini icra etme hakkıdır.

Eser sahibi de bu hakkını veya hakkının kullanılmasını icracı sanatçıya devredebilecektir . Bu devralım işlemi sonrasında icracı sanatçının mutlak hakları kanun gereği kendisine tanınır. Bu haklar eser sahibinden devralınmaz, kanun gereği icracı sanatçı üzerinde doğar, ancak bağlantılı hak niteliğinde bulunan mutlak haklar eser sahibinden bağımsız olarak kullanılamaz.

FSEK m. 58/1’e göre; “icracı sanatçının mali bir hak veya lisans iktisap etmesinin ardından kararlaştırılan süre içinde, süre tayin edilmemişse somut olayın şartları gereğince münasip bir zaman içerisinde icracı sanatçı, hak ve yetkilerden gereği gibi faydalanmaz ve bu yüzden eser sahibinin menfaatleri esaslı şekilde ihlal edilirse eser sahibi sözleşmeden cayabilir”.

  • İCRACI SANATÇININ MALİ HAKLARI
  1. Tespit Hakkı: FSEK m. 1/B-e hükmüne göre; “tespit, seslerin veya ses temsillerinin veya ses ve görüntülerin anlaşılabilecek, çoğaltılabilecek veyahut iletilebilecek şekillerde bir araca kaydedilmesi işlemidir”

Komşu Haklar Yönetmeliği m. 4/e hükmüne göre ise tespit işlemi, “seslerin maddi bir vasıta üzerine kaydedilmesidir.” Bu noktada yönetmelik hükmü yalnızca seslerin tespitine ilişkin düzenleme içermesi sebebiyle kanuni düzenlemeyle uyumlanamamış, çağa ayak uyduramamıştır.

FSEK Md. 80/1 düzenlemesine göre; icracı sanatçı, icranın tespitine izin verme ve icranın tespitini yasaklama hususunda münhasır ve mutlak bir yetkiye sahiptir. Bu hak kapsamında icracı sanatçı eserin tespitinin nasıl ve kim tarafından yapılacağına karar verebilir. İcra faaliyeti anlık bir faaliyet olup teknolojinin yetersiz olduğu dönemlerde anlık icraların kaydedilerek geniş kitlelere ulaştırılması mümkün değildi. Teknolojik imkanların gelişmesiyle plak, CD,DVD vb. kayıt sistemlerinin kullanılmaya başlanmış ve eserin tanıtılması ve yayılması sağlanmıştır.

İcranın kaydedilmesi yeniden sergilenmesine imkân tanımaktadır ve bu sayede eser sahibinin de eseri üzerinde menfaatleri arttırılmış olur. İcranın tespiti yapılmadan evvel, icracı sanatçının eser üzerindeki haklarının durumuna bakılmalıdır. İcracı sanatçının eser sahibiyle yaptığı sözleşme mali hakların devrini içeriyor ya da kullanım lisansını içeriyor ise tespit hakkı için icracı sanatçının izni yeterlidir. Gerekli izinlerin alınmamış olduğu durumda, bağımsız sahipleri icranın tespitine diğerlerinden bağımsız şekilde kendi hakları doğrultusunda karşı çıkma hakkına sahiptir.

  • Çoğaltma Hakkı: FSEK md.22 hükmünde eser sahibinin çoğaltma hakkı düzenlenmiştir. İlgili hükümdeki çoğaltma kavramını kıyasen icracı sanatçının çoğaltma hakkı için uygulayacak olursak “Tespit edilerek maddi bir varlıkla cisimleşmiş icranın ses veya görüntü nakline yarayan her türlü vasıtaya kaydedilerek bir veya daha fazla kopyasının elde edilmesine çoğaltma” denilir.

FSEK m. 80 hükmünde düzenlenen çoğaltma hakkı, “eser sahibinin izniyle icracı sanatçı tarafından yorumlanarak tespit edilmiş icra nüshalarının çoğaltılabilmesi için izin verme ve yasaklama yetkisinin münhasıran icracı sanatçıya ait olduğunu” ifade eder. İcracı sanatçının icrasının tespitinden sonra bir nüshasının elde edilmesi durumunda çoğaltma hakkı kullanılmış olur. İcracı sanatçının çoğaltma hakkını kullanarak elde edilen nüshanın çoğaltılması durumunda sanatçının hem tespit hem de çoğaltma hakları ihlal edilmiş olur.  İcracı sanatçının eser sahibinden çoğaltma hakkının devrini ya da kullanım lisansını almadığı durumda eser sahibinin de izni alınmış olmalıdır aksi halde eser sahibinin çoğaltma hakkı ihlal edilmiş olacaktır.

  • Yayma Hakkı: İcracı sanatçının yayma hakkına dair bir tanım FSEK’te ve KHY’de bulunmadığı için eser sahibinin yayma hakkını düzenleyen FSEK m. 23 hükmündeki açıklamalar, mahiyetine uygun düştüğü ölçüde icracı sanatçının yayma hakkı için de kullanılmalıdır. Bu nedenle tespit edilmiş bir icranın aslı veya çoğaltılmış nüshalarının kiralanması, ödünç verilmesi, satışa çıkarılması veya diğer yollarla dağıtılması hakkı olan yayma hakkı, münhasıran icracı sanatçıya aittir.

Yayma hakkının kullanılabilmesi için icra sanatçısının icrasının tespit edilmiş, cisim haline gelmiş olması gerekir. Yayma fiili cisimleşen icra eseri veya çoğaltılmış nüshası için söz konusu olabilir.

İcracı sanatçı, eser sahibinden yayma hakkının devrini sağlamamış veya hakkın kullanım lisansını almamışsa, bu durumda eser sahibinin de izni gerekecektir. Eser sahibinin izniyle ilk tespiti yapılmış icra ve içerisinde olduğu materyal veya çoğaltılmış nüshaların belli bir bedelle satılması, trampa veya benzeri işlemlerle dağıtılması, kiralanması, belirli sürelerle kamuya ödünç verilmesi hakları yayma hakkı kapsamında münhasıran icracı sanatçıya ait olacaktır. Görüldüğü üzere satımı, dağıtımı, kiralanması veya kamuya belirli sürelerle ödünç verilmesi sağlanan icra tespitinin yer aldığı seslerin ya da görüntülerin her ikisinin kaydedildiği maddi araçlardır.

Bir icracı sanatçının yayma hakkı içerisinde bulunan kiralama, kamuya ödünç verme, satma ve dağıtma hakları birbirinden bağımsız hak olarak varlıklarını korumaya devam edeceklerdir.

İcracı sanatçının iznini alarak icrayı yaymaya konu etmek isteyen şahısların kiralama, ödünç verme, satma, dağıtma ve diğer şekillerde yayma hakkının her bir çeşidi için ek bir izin işlemine gerek duyulur. Bu bağımsızlık dolayısıyla icranın asıl veya çoğaltılmış nüshalarının hangi yolla yaymaya konu olacağı önemli olduğundan ayrıntılı bir şekilde icranın hangi şekilde yaymaya konu olacağının düzenlenmesi gerekmelidir

  • Temsil Hakkı: İcracı sanatçının temsil hakkı FSEK m. 80/1A-2 “ icracı sanatçı, icrasının temsili için izin verme veya yasaklama hususlarında münhasıran yetkilidir” hükmüyle düzenlenmiştir. Bu hüküm icracı sanatçının temsil hakkına sahip olduğunu ifade etmiş ancak temsil hakkının içeriğine ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır.

Bu sebeple FSEK md.23 de düzenlenen eser sahibinin temsil hakkına ilişkin düzenlemeyi kıyasen icracı sanatçı için uygularsak “icracı sanatçının da icrasından doğrudan doğruya yahut işaret, ses veya resim nakline yarayan vasıtalarla umumi mahallerde okumak, çalmak, oynamak, göstermek gibi temsil suretiyle istifade etme hakkı” münhasıran icracı sanatçıya ait olacaktır. İcracı sanatçının temsil hakkı, eser sahibinden alınan izin sonrasında icracı sanatçı üzerinde doğan bir haktır. Dolayısıyla icracı sanatçı ve eser sahibi arasında gerçekleşen devrin geçerliliği, iznin usulüne uygun alınmış olması ve kullanım lisansının verilmiş olması önem arz etmektedir. Geçerli bir devir söz konusu değilse eser sahibinin temsil hakkı ihlal edilmiş olacaktır.

Somutlaştırmak gerekirse bir tiyatro eserinin icrasını gerçekleştirmek amacıyla eser sahibinden alınan icra izni yeterli olmayacaktır. Eser sahibinin temsil hakkını içeren bir mali hak devri ya da kullanım lisansı elde edilmemişse icracı sanatçının tespiti gerçekleştirdikten sonra başka bir mahalde oynanan tiyatro eserinin temsili halinde eser sahibinin temsil hakkı ihlal edilmiş olacaktır. İcracı sanatçıların mali haklarının bağımsızlığı ilkesi hakların ayrı ayrı kullanılması sonucunu getirir. Bu nedenle de bir eserin icrasının tespitine izin verilmesi, tespitin temsiline de izin verildiği sonucunu doğurmaz.

  • Umuma İletim Hakkı: FSEK md.25’e hükmünde eser sahiplerinin haklarından biri olarak düzenlenen umuma iletim “ işaretlerin, seslerin, görüntülerin veya hepsinin birden her türlü vasıta yardımıyla kamuya iletilmesidir”. Bu hak 2001 yılında FSEK kapsamına girmiştir. Umuma iletim hakkıyla beraber hak sahibine yayın, yeniden yayın ve kamunun erişimine sunma hakkı tanınmıştır.

Umuma iletim hakkı içeriği kapsamında icracı sanatçıya yayın, yeniden yayın ve kamunun erişimine sunma hakkı konusunda münhasır yetkiler sağlar.

Umuma iletim hakkının kullanımı için yalnızca icracı sanatçılardan izin alınması yeterli değildir, icra edilen eserin üzerinde hakkı bulunan diğer komşu hak sahipleri varsa bu kişilerden de izin alınmalıdır.

  • Yayın Yoluyla Umuma İletim Hakkı: FSEK md.80/1/A bendinde düzenlenen yayın yoluyla umuma iletim hakkı, sahibinin iznini aldıktan sonra eseri icra eden icra sanatçısının eser sahibinin iznini alarak icrasının işaret, ses veya görüntü nakli için kullanılan araçlarla umuma iletimini içeren münhasıran icracı sanatçıya ait haklardan biridir. Canlı icraların ve daha önce tespiti yapılmış icraların her ikisi içinde uygulama alanı bulur. Genellikle yayın kuruluşlarınca yapılan yayınlara konu olan bu hakkın kullanımı için umuma iletimi sağlayan kuruluşun yayın kuruluşu olması şart değildir. Eser sahibinden ve varlıkları halinde diğer komşu hak sahiplerinden izin alınmadan yayın yoluyla iletimin gerçekleşmesi durumunda, yayın kuruluşunun komşu hak sahiplerini veya eser sahibinin hakkını ihlal etmesi sebebiyle sorumluluğu doğacaktır.
  • Yeniden Yayın Yoluyla Umuma İletim Hakkı: FSEK m. 80/1A-2 gereği, bir eserin icrasının yayın kuruluşu veya bu niteliğe haiz olmayan kuruluşlarca işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayın yoluyla umuma iletilmesini takiben o yayının bütünü veya bir kısmının alınarak herhangi bir yöntemle değişiklik olmaksızın aynı anda, kamuya sunulması, yeniden yayın yoluyla umuma iletim hakkının konusunu oluşturur581. Burada da teknik olarak FSEK m. 25’teki gibi sadece radyo – televizyon kuruluşlarınca gerçekleştirilmesi gereken bir hak söz konusu olmadığı için, yeniden yayın582 yoluyla umumu iletimi gerçekleştiren şahıs veya kuruluşun vasfının ne olduğu önem taşımamaktadır.
  • Kamunun Erişimine Sunma Hakkı: FSEK m. 80/1-A bendinde düzenlenen kamunun erişimine sunma hakkı kapsamında; eser sahibinin izniyle icrayı gerçekleştiren icracı sanatçı, gerçek kişilerin seçtiği yer ve zamanda icrasına ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletilmesine izin verme ve yasaklama konusunda münhasıran hak sahibidir. Gittikçe dijitalleşen dünyada internet ve sosyal mecraların yaygınlaşmasıyla beraber FSEK kapsamında korunan eserlerin internet ortamında da dolaşıma girdiğini ve fikri hak ihlallerinin yaygınlaşmasıyla uluslararası düzeyde kamunun erişimine sunma hakkı başlığı altında yeni bir mali hak oluşturulmuş ve gerekli düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır. İnternet ortamında gerçekleşen kamuya iletimlerde eserin maddi olmayan varlığı dolaşıma sokulmaktadır. Umuma iletimden kastedilen aynı ortamda bulunan insanlara iletim değildir. Kişilerin esere erişiminin sağlanmış olması yeterlidir.

Kamunun erişimine sunma hakkı, umuma iletim hakkının bir çeşidi olarak icracı sanatçının ayrıca iznine tabidir. Bu izin alınırken umuma iletim hakkının kapsamı açıkça ve ayrıntılı şekilde düzenlenmelidir. Gerekli kullanım lisansında açıkça belirtilecek şekilde alınmayan izin söz konusu ise internet ortamında dolaşıma sokulan eser sebebiyle icracı sanatçının kamunun erişimine sunma yoluyla gerçekleşen umuma iletim hakkı ihlal edilmiş olacaktır.

  • İCRACI SANATÇININ MALİ HAKLARIN KORUNMASI
  1. Mali Hakların Bireysel Şekilde Korunması: Gittikçe dijitalleşen dünyada, icracı sanatçılar tarafından icra edilen eserlerin kamuya açılması ve daha geniş halk kitlelerine ulaşması noktasında icracı sanatçılar haklarını bireysel çabalarıyla korumakta güçlük çekmektedir. Komşu hak sahipleriyle bağlantılı şekilde kayıt ve yayın yaptırarak icralarını geniş halk kitlelerine ulaştırma imkânı bulan icracı sanatçılar mali haklarının kullanımı konusunda verdikleri izinle mali haklarını kullanabilirler.

Sanatçı haklarını bireysel olarak koruma yolunu tercih etmezlerse haklarını meslek birliklerine devrederek koruma yoluna başvurabilir. Günümüzde mali hakların sıklıkla meslek birlikleri yoluyla korunduğunu söyleyebiliriz. Bireysel koruma söz konusu olduğu takdirde, icracı sanatçının örneğin komşu hak sahiplerinden biri olan radyo ve televizyon kuruluşlarıyla yapacağı sözleşmeyle mali haklarını bedel karşılığında devredebilir ya da mali hakların her kullanımından belirli bir pay almayı da kararlaştırabilirler.

İcracı sanatçılar, KHY m. 8/2 gereğince, icralarını iş ve hizmetten doğan sorumlulukları dolayısıyla yapmaları ve icradan elde edilen tespit, iş ve hizmet dışında icra kullanılmak istendiği takdirde, bu kullanım şartları işveren ya da iş sahibiyle icracı sanatçılar arasında yapılacak sözleşme ile belirlenir. . Böylece iş dolayısıyla meydana getirilmiş bir icranın iş dışında taraflardan birinin kullanabilmesi, iş sahibi ile icracı sanatçı arasında yapılacak sözleşme hükümlerine göre mümkün olacaktır.

  • Hukuk Davaları Yoluyla Koruma: Komşu Haklar Yönetmeliği md.22 hükmüne göre komşu hak sahipleri eser sahipleri gibi tecavüzün ref’i, tecavüzün men’i ve tazminat davası haklarından faydalanabilirler. İlgili hükme bakıldığında, komşu hak sahiplerinden biri olan icracı sanatçılara FSEK kapsamında koruma alanı bulan eser sahiplerinin açabileceği davaları açma hakkı tanınmıştır. Hükümde tazminat davası kapsamından maddi ve manevi tazminat davaları birlikte anlaşılmalıdır.
  1. Tecavüzün Durdurulması Davası: FSEK md.66-68 hükümleri arasında düzenlenmiştir. Mevcut ve devam etmekte olan bir tecavüzün kaldırılması için açılır. Tecavüzün ref’i davasının açılabilmesinin şartı hukuka aykırı bir tecavüzün varlığıdır. Davacı sıfatı icracı sanatçıya aittir. Davalı tecavüzü gerçekleştiren mütecavizdir. Tecavüz edenin kusuru bulunmasa da ihlal gerçekleşmiştir. Kusurun da varlığı halinde hak sahibi tecavüzün ref’i davasıyla birlikte tazminat davası da açabilir.

İhlal edilen hak icracı tarafından devredilmişse davacı sıfatı devrolunana aittir. İcracı sanatçının koruma süresi dolmadan ölmesi durumunda, dava açma hakkı mirasçılarına geçmektedir. Zamanaşımı haksız fiile dayalı olarak zararın ve fiilin öğrenilmesinden itibaren 1 yıl ve her halde 10 yıldır.

FSEK m.68 hükmüne göre , hak sahibinin izni alınmadan fikri ürünün temsil edilmesi veya yayınlanması halinde hakkı ihlal edilen kişinin, sözleşme yapılmış olması halinde istenebilecek bedelin veya emsal ya da rayiç itibariyle uğranılan zararın en çok üç kat fazlasını talep edilebileceği düzenlenmiştir.

Çoğaltma ve yayma haklarının ihlal edilmesiyle hak sahibi 3 talep hakkına sahiptir. İzinsiz çoğaltılmış ve satışa sunulmamış nüshalar varsa hak sahibi üç seçenekten birini talep edebilir.

Bu seçenekler;

  • Çoğaltılmış Nüshaların ve Çoğaltmaya Yarayan Araçların İmhası ; Bu seçenek mütecavizin mülkiyetinde olan kaset ,CD, Video Kaset, DVD gibi çoğaltılmış bütün nüshalar ile ses veya ses ve görüntü kaydediciler gibi çoğaltmaya yarayan aletlerin imhasını kapsar.
  • Yukarıdaki Seçenekte Belirtilenlerin Maliyeti Aşmamak Şartıyla Uygun Bir Bedel Karşılığında Devrinin İstenmesi halinde hak sahibi, mütecavizden, çoğaltılmış nüshalar ile çoğaltmaya yarayan araçları maliyet fiyatını aşmamak kaydıyla uygun bir bedelle kendisine devretmesini talep etmektedir.
  • Sözleşme Yapılmış Olsaydı Hak Sahibinin Talep Edebileceği Ücretin Üç Katı Tutarında Cezanın Talep Edilmesi halinde hak sahibi sözleşme yapılmış olsaydı talep edebileceği ücretin üç katı tutarında bir bedel talep edebilir.

FSEK m.68/4 hükmüne göre, hak sahibi mütecavizle aralarında bir sözleşme olması halinde bu sözleşmenin ihlaline dayanarak da bedel talebinde bulunabilir.

  • Tecavüzün men’i davası:  Bu davanın açılabilmesi için henüz başlamamış ancak başlamak üzere olan bir ihlalin varlığı aranır. Başlamış ve devam etmekte olan bir tecavüzün söz konusu olduğu durumlarda tecavüzün ref’i ve men’i davalarının birlikte açılmaları mümkündür. Bu iki dava ile birlikte gerçekleşmiş tecavüzün durdurulması ve gerçekleşme ihtimali bulunan tecavüzün ise önlenmesi adına hâkim tarafından gerekli tedbirler alınır. Davalının kusuru aranmaz, kusurun bulunması halinde tazminat davası açılabilir.
  • Maddi Tazminat Davası: FSEK m.70/2 de yer alan “mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru yoksa haksız fiillere müteallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir” hükmüyle icracı sanatçıların mali haklarının ihlal edilmesiyle maddi tazminat davası açabileceklerini düzenlenmiştir.

Bu davayı mali hakları ihlal edilen zarar gören bağlantılı hak sahipleri ve yetki verilmişse meslek birlikleri tarafından açabilir. İcracı sanatçı ve diğer taraf arasında ruhsat verilerek  “mali hakkın kullanılmasının devredildiği” durumlarda da hak sahibi icracı tarafından maddi tazminat davası açılabilir. Ancak mali hakkın kullanımı değil kendisi devredilmişse bu durumda maddi tazminat davasını ancak devralan açabilir. Mali haklar terekeye dahil oldukları için icracı sanatçının ölmesi durumunda maddi tazminat davası açma hakkı mirasçılara geçecektir.

  • Gerçek olmayan vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan kazanç devri talebi: FSEK m.70/3 hükmünde düzenlenmiş olan bu davayı tüm bağlantılı hak sahipleri,  ve yetki verilmişse meslek birlikleri haklarına tecavüz ederek kazanç elde eden kötü niyetli kişiye karşı kusurlu olup olmadığı önem arz etmeksizin açabilirler.

Mali hakkın devri gerçekleşmişse, davayı hakkı devralan açabilir. Hak sahibinin ölümü durumunda dava hakkı mirasçılara geçecektir. Birden çok icracı sanatçının varlığı halinde Zamanaşımı haksız fiile dayalı zamanaşımı süresi olan 10 yıldır.

  • Ceza Davası Yoluyla Koruma :FSEK m.80 hükmüne göre bağlantılı hakları ihlal edilenler, ihlali gerçekleştirenlere ceza davası açabilirler. FSEK m.75 hükmüne göre bu saldırılar için yapılacak soruşturma, hak sahiplerinin şikâyeti şartına bağlanmıştır. Buna göre hak sahipleri, kamu davasının açılabilmesi için haklarını ispat eden bilgi ve belgelerini altı ay içinde Cumhuriyet Savcısına sunmaları gerekmektedir. Suçun faili bağlantılı hakka tecavüz ederek kamu düzenini bozan kişidir. FSEK m.76’da hükmüne göre bu olarak ceza davaları; Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemelerinde, bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde ise bu sıfatla Asliye Ceza Mahkemesinde görülecektir.

FSEK m.80’in son hükmüne göre;

Bağlantılı hak sahiplerinin haklarını ihlal edenler hakkında;

a) Bir icra, fonogram veya yapımın izinsiz çoğaltılmış nüshalarının bu Kanunun 81.maddesinin yedinci fıkrasında sayılan yerlerde satışı ile ilgili ihlallerde üç aydan iki yıla kadar hapis veya beş milyar liradan elli milyar liraya kadar adli para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden,

 b) Bu madde ile belirlenen diğer hakların ihlalinde iki yıldan dört yıla kadar hapis veya elli milyar liradan yüz elli milyar liraya kadar adli para cezasına veya zararın ağırlığı dikkate alınarak her ikisine birden hükmolunur.

Eser sahiplerinin, eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı hak sahiplerinin veya diğer hak sahiplerinin haklarının ihlali halinde, şikayete yetkisi olanların başvurması üzerine, tecavüzün gerçekleştiği veya sonuçlarının meydana geldiği yerin Cumhuriyet Savcısı, yetkili mahkemeden usulsüz çoğaltılmış nüsha veya yayınlara el konulmasını, bunların imha edilmesini, bu konuda kullanılan teknik araçların mühürlenmesini, satışını ve usulsüz çoğaltımın gerçekleştirildiği yerin kapatılmasını talep edebilecektir. Suçun faili bağlantılı hakka tecavüz ederek kamu düzenini bozan kişidir.

FSEK m.80/son hükmünde belirtilen suçlar için dava zamanaşımı TCK  66/I-e maddesine göre 8 yıldır. Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun on sekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.

  • Mali Hakların Meslek Birlikleri Eliyle Korunması

Meslek Birlikleri, bireysel şekilde kendi haklarına karşı gerçekleştirilen ihlalleri takip edemeyen ve bu ihlaller karşısında zayıf konumda bulunan hak sahiplerinin haklarının takibini yapan kuruluşlardır. Türkiye’de kurulan FSEK kapsamında korunan hak ihlallerinin takibini yapmak ve ihlallere karşı hak sahiplerinin haklarını korumak amacıyla dört meslek birliği kurulmuştur.

Bunlar;

  • İlim ve Edebiyat Sahipleri Meslek Birliği( İLESAM )
  • Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği ( MESAM )
  • Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği ( GESAM ) ve
  • Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği( SESAM ) dır.

Dijitalleşen dünyada fikir ürünlerinin haklarının ihlali çok daha hızlı ve yoğun şekilde gerçekleşmektedir. Bu ihlallerden eser sahiplerinin, komşu hak sahiplerinin haberdar olabilmesi için geniş ağlar üzerinde ihlallere yönelik takipler yapılmalıdır. Bu takipleri bireysel çabalarıyla gerçekleştiremeyen hak sahipleri meslek birlikleri kuruluşlarıyla iş birliği yaparak ihlallere daha kolay ve konforlu şekilde karşılık verebilme imkânı bulmuştur. Meslek birlikleri hak sahiplerinin haklarını kullanmak suretiyle koruma altına almaya çalışırlar.

 Bu amaçlarla ortaya çıkmış meslek birlikleri, eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin menfaatlerini korumaya almak, kanunla hak sahiplerine tanınmış hakların takibini yapmak, takibini yaptıkları haklarla ilgili ücretleri tahsil etmek ve tahsil edilmiş ücretlerin dağıtımını hak sahiplerine yapmak görevini sürdürme amacıyla kurulmuş meslek teşekkülleridir. O halde meslek birliklerinin fikri ürün sahipleri ile bu ürünleri kullananların menfaatlerini belli noktalarda uzlaştırma ihtiyacından doğduğunu söyleyebiliriz.

İcracı sanatçılar kendi inisiyatiflerin göre icra ettikleri eserlerden hangilerine ilişkin hangi hakları devredeceklerine karar vermekte özgürlerdir,  icra ettikleri eserlerin tamamından kaynaklanan haklarını yetki belgesi ile meslek birliklerine devretme zorunlulukları bulunmamaktadır.

Bir mali hakkın takibi için meslek birliğine yetki verildiği meslek birlikleri dava ehliyetine sahip oldukları için davacı sıfatı meslek birliğinde kullanılacaktır.

  • KORUMA SÜRELERİ

FSEK m. 82 uyarınca, icracı sanatçıların mali haklarının korunma süresi icranın ilk tespitinin gerçekleştiği tarihten, tespit yapılmamışsa icranın ilk defa aleniyet kazandığı tarihten itibaren yetmiş yıl boyunca devam eder. Hükmü tespit ve aleniyet kavramlarıyla beraber açıklayacak olursak; icracı sanatçıların seslerin ve görüntülerin herhangi bir maddi araç üzerinde kamuya iletilebilecek şekilde kaydedilmesi şeklinde tanımlanan tespit işlemi yapıldıysa bu tarihten itibaren , eğer tespit işlemi gerçekleştirilmediyse de hak sahibinin rızasıyla umuma arz edilmiş kısaca aleniyet kazanmış icranın bu aleniyeti kazandığı tarihten itibaren 70 yıl boyunca icracı sanatçı hak sahibi sıfatıyla korunacaktır.

HAZIRLAYAN: Stj. Av. Merve ŞAHBAZ

About the author: admin