6284 SAYILI KANUN KAPSAMINDA HAKİM TARAFINDAN VERİLEBİLECEK KORUYUCU TEDBİR KARARLARI Hazırlayan: Stj. Av. Merve ŞAHBAZ

6284 SAYILI KANUN KAPSAMINDA

HAKİM TARAFINDAN VERİLEBİLECEK KORUYUCU TEDBİR KARARLARI

Giriş

Bu tez çalışması kapsamında öncelikle 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un amacı ve koruma kapsamına aldığı bireyler tanımlanacak, ardından kanunun uygulanma şartları ve usülü açıklanacaktır. Akabinde kanun kapsamında verilebilecek olan tedbir kararları ve mahiyetleri genel bir çerçeveyle çizilecek, son olarak kanun kapsamında hâkim tarafından verilebilecek olan koruyucu tedbir kararları tek tek incelenecektir.

6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 20 Mart 2012 tarihinde Resmî Gazete’ de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun ismi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kararıyla aile kavramına atfedilen önem dolayısıyla “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” olmuştur.

Kanunun amacı md.1 hükmünde “şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir” şeklinde ifade edilmiştir. Kanun şiddete maruz kalmış ya da şiddete maruz kalma tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarını koruma kapsamına almıştır.

Kanun;

  • Bekar, evli, yaşlı, genç, resmi nikahı olan ya da olmayan tüm kadınları
  • Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin m.1’de yer alan çocuk tanımına göre;” daha erken yaşta ergin olsa bile on sekiz yaşını doldurmamış kişi” olarak tanımlandığı üzere 18 yaşını doldurmamış tüm bireyleri
  • Ev içi şiddete maruz kalan veya kalma tehlikesi yaşayan tüm aile bireylerini
  • Tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarını

koruma kapsamı içine almıştır.

Ev içi şiddet mağdurları: 6284 sayılı Kanun m.2/1-b hükmünde yer alan ev içi şiddet kavramı “Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet” şeklinde tanımlanmıştır. Şiddete maruz kalan aile mensuplarının resmi nikahlı olup olmaması, aynı evi paylaşıp paylaşmaması, kadın veya erkek olup olmamasına bakılmaksızın kanun uygulama alanı bulacaktır.

Şiddet uygulayan kavramı ise 6284 Sayılı Kanun m.2/1-g bendine göre “şiddet uygulayan, bu Kanun’da şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışları uygulayan ya da uygulama tehlikesi bulunan” kişilerdir.

Israrlı Takip Mağdurları: 6284 Sayılı Kanun’a Dair Uygulama Yönetmeliği’nde tek taraflı ısrarlı takip “ Aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, şiddet uygulayanın, şiddet mağduruna yönelik olarak, güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki veya psikolojik açıdan korku ve çaresizlik duygularına sebep olacak biçimde, içeriği ne olursa olsun fiili, sözlü, yazılı olarak ya da her türlü iletişim aracını kullanarak ve baskı altında tutacak her türlü tutum ve davranışı, ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.

6284 SY. Kanun m.1 “şiddete maruz kalan veya maruz kalma tehlikesi olan tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin de korunması amaçlanmıştır“ hükmüyle takip mağduru kişiyi koruma altına almıştır. Bu korumanın söz konusu olabilmesi için takibin ne şekilde gerçekleştiğinin bir önemi bulunmamaktadır, takip mağduruna karşı rahatsız edici eylemler ve tehditkâr davranışlarda bulunulmuş olunmalı ve tehdit edici eylemler sonucunda mağdurda bir korku ve endişe meydana gelmiş olması yeterlidir.

Takip fiziki ya da elektronik yollarla gerçekleştirilebilir. Bu bakımdan ısrarlı telefon aramaları, sosyal medya hesaplarının ısrarlı takibi ve mesajlar gönderilmesi, mağdurun gittiği yerlerde takip edilmesi vb. davranışlarla ısrarlı takip fiili gerçekleşmiş olacaktır.

Şiddet uygulayan kavramı :  6284 Sayılı Kanun m.2/1-g bendine göre “şiddet uygulayan, bu Kanun’da şiddet olarak tanımlanan tutum ve davranışları uygulayan ya da uygulama tehlikesi bulunan” kişilerdir.

6284 Sayılı Kanun’un Uygulanma Şartları

1.Şiddete Uğrama veya Uğrama Tehlikesinin Bulunması

Kanunun uygulanma alanı bulabilmesi için ilk olarak mağdurun şiddete uğramış olması veya şiddete uğrama tehlikesinin bulunması gerekir. Şiddete uğrama tehlikesine karşı da mağduru koruma mekanizması düzenleyen kanunun mağdur şiddete uğramadan onu korumak gayesiyle öncelikle önlemeye önem verdiği söylenebilir.

2.Mağdurun Kanunda Sayılan Kişilerden Biri Olması

6284 Sayılı Kanun’da sınırlı şekilde sayılan koruma kapsamındaki kişiler,  kadın, çocuk, aile fertlerinden birisi veya tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarıdır. Bu kişiler dışındaki kişiler kanun kapsamında korunma imkânı bulamayacaktır.

3.İhbar veya Şikâyetin Yapılmış Olması

İhbar ve şikâyet kavramları 6284 Sayılı Kanun’u Uygulama Yönetmeliği m.3’te tanımlanmıştır.

İlgili maddeye baktığımızda ihbar, üçüncü kişilerin olayı yetkili makamlara bildirmesi,  şikâyet ise mağdur tarafından bizzat yetkili makamlara yapılan başvurunun yapılması ile gerçekleşir. 6284 Sayılı Kanun m.7 “Şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. İhbarı alan kamu görevlileri bu Kanun kapsamındaki görevlerini gecikmeksizin yerine getirmek ve uygulanması gereken diğer tedbirlere ilişkin olarak yetkilileri haberdar etmekle yükümlüdür.” düzenlemesiyle şiddet veya tehlikesinin mevcut olması halinde herkesin bu fiiller için ihbarda bulunabileceği belirtilmiştir.

4.Hâkim, Mülki Amir ya da Kolluk Amiri Tarafından Karar Verilmesi

6284 Sayılı Kanun m.2/1 hükmüne göre aile mahkemesi hâkimi, mülki amir veya kolluk kuvvetlerince şiddet mağduru ya da şiddet uygulayan hakkında tedbir kararları verilebilmektedir.

6284 Sayılı Kanun Kapsamında Verilebilecek Koruyucu ve Önleyici Tedbir Kararları

1.Tedbir Kararlarının Hukuki Niteliği

Kanun kapsamında düzenlenen koruyucu ve   önleyici tedbir kararları aile birliğinin içinde ve dışında bilhassa dezavantajlı grup olarak kabul edilen kadın ve çocuklara yönelen şiddete karşı devletin pozitif yükümlülükleri doğrultusunda düzenlenen, kısa süreli, bağlayıcı ve geçici hukuki koruma niteliği taşıyan kararlardır.

2.Tedbir Kararlarının Çeşitleri

 6284 Sayılı Kanun kapsamında kanunun yaptığı ikili ayrıma göre iki çeşit tedbir kararı verilebilir. Koruyucu tedbir kararları şiddete uğrayan ya da şiddete uğrama tehlikesi olan kadınlar, aile bireyleri, çocuklar ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurları ile alakalı verilebilir. Önleyici tedbir kararları ise kanunun koruma kapsamına aldığı kişilere şiddet uygulayan ya da şiddet uygulama tehlikesi olan kişilere uygulanmak üzere verilebilirler. Kararlar hâkim, mülki amir veya kolluk kuvvetlerince re’ sen ya da istem üzerine verilebilir. 6284 Sayılı Kanun gereğince tedbir kararları sadece Aile Mahkemesi Hâkimi tarafından değil hâkimle birlikte mülki amirler ve kolluk kuvvetleri tarafından da verilebilecektir.

3.Tedbir Kararlarının Verilmesinde Usul

6284 Sayılı Kanun m.7 hükmünde düzenlendiği üzere “Şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı hâlinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. İhbarı alan kamu görevlileri bu Kanun kapsamındaki görevlerini gecikmeksizin yerine getirmek ve uygulanması gereken diğer tedbirlere ilişkin olarak yetkilileri haberdar etmekle yükümlüdür.”

Aynı zamanda Uygulama Yönetmeliği m.4/1’; şiddetten ya da şiddet tehlikesinden haberdar olan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları durumu hemen yetkili mercilere haber vermek zorundadır.” düzenlemesiyle kamu kurum ve kuruluşlarına da ihbar sorumluluğu yüklenmiştir.

Uygulama Yönetmeliği m.3’e göre ihbar kavramı üçüncü kişilerce ilgili makam veya mercilere olayın yazılı, sözlü veya başka bir iletişim kanalıyla bildirilmesini, şikâyet ise şiddet mağdurunun şiddet veya şiddet tehlikesi halinde ilgili makam veya mercilere müracaat etmesini ifade etmektedir. İhbar ve şikâyetin şekli konusunda herhangi bir sınırlama mevcut değildir. Bu durumda ihbar da şikâyet de sözlü veya yazılı olarak yapılabilecektir. Fakat sözlü yapılan ihbar ya da şikâyet hemen tutanağa geçirilmelidir.

Şiddetin mağduru olanlar veya üçüncü kişiler şiddeti ya da şiddete uğrama tehlikesini yetkili merciler olan ;

  • Kolluğa,
  • Cumhuriyet Savcılıklarına,
  • Mülki amire
  • Hâkime
  • Aile, Çalışma ve sosyal Hizmetler Bakanlığı il veya ilçe müdürlüklerine
  • ŞÖNİM’e şikâyet ya da ihbar edebilirler.

Şikâyet veya ihbarın kolluğa yapılması halinde; kolluk amiri kanunda belirtilen koruyucu ve önleyici tedbirlere gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kendiliğinden karar verebilir, somut olaya uygulanması gereken tedbir kendi yetki sınırlarını aşıyorsa durum tedbirin niteliğine göre ya mülki amire ya da hâkime bildirilmeli ve ŞÖNİM şiddet olayından haberdar edilmelidir.

Cumhuriyet savcılığına yapılan ihbar veya şikâyetlerde Uygulama Yönetmeliği m. 5/2’ ye göre olayla ilgili gerekli belgeler düzenlenir ve önleyici veya koruyucu tedbir hakkında karar vermek üzere hâkime ya da mülki amire gönderilir.

İhbar veya şikâyet doğrudan mülki amire yapılması halinde mülki amir, yalnızca 6284 Sayılı Kanun m.3 kapsamında kendisine tanınan yetki çerçevesinde koruyucu tedbirlerden birisine ya da birkaçına karar verebilir.

İhbar veya şikâyetin hakimliğe yapılması halinde, aile mahkemesi hem geçici hem de koruyucu tedbirleri almaya yetkilidir. Geçici hukuki koruma niteliğinde olan tedbir kararlarının varlık amaçları göz önüne alınarak kararı vermeye vermekle yetkili mahkeme mağdurun bulunduğu yer aile mahkemesidir.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na veya ŞÖNİM’e yapılan ihbar veya şikâyetlerde ise olayın durumuna göre kolluğa, mülki amire, Cumhuriyet Savcılığına ya da hâkime gecikmeksizin haber verilmelidir. Aile mahkemesi hâkimi, somut olayın niteliğine göre koruyucu ya da önleyici tedbir kararlarına hükmedebilir. Sonrasında verilen kararı gereği için ilgisine göre kolluğa, Cumhuriyet Savcılığına veya mülki amire gönderi ve ŞÖNİM’e de verilen tedbir kararını hemen gönderir.

Tedbir kararı yalnızca ilgilinin, Bakanlığın, kolluğun, Cumhuriyet Savcısının veya ŞÖNİM’in talebi üzerine verilebilir.6284 Sayılı kanunda sayılan tedbir kararları geçici hukuki koruma tedbiri niteliğinde oldukları için HMK m. 103 gereği adli tatillerde de verilebilirler.

4. Süre

6284 Sayılı Kanun m. 8/2  “Tedbir kararı ilk defasında en fazla altı ay için verilebilir. Fakat şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı durumlarda, resen, korunan kişinin ya da Bakanlık veya kolluk görevlilerinin istemi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına ya da aynen devam etmesine karar verilebilir.” hükmüyle geçici hukuki koruma niteliğinde olan tedbir kararlarının ilk kez verilmesi halinde azami 6 aylık süre için verilebileceği, şiddet tehlikesinin veya şiddet fiilinin devamlılık arz etmesi durumunda sürenin uzatılabileceği düzenlenmiştir. İkinci kez verilecek tedbir kararları için bir süre sınırı öngörülmese de uygulamada ikinci kararlar da en fazla 6 aylık süreler için verilmektedir.

Koruyucu tedbir kararları verilirken süre, hâkim veya mülki amir tarafından takdir edilir. Önleyici tedbir kararında ise süre hâkim tarafından belirlenmektedir. Sürenin belirlenmesinde somut olayın detayları, şiddet uygulayanın şiddete eğilim derecesi, tedavi gerekip gerekmediği gibi esaslar değerlendirilmelidir. Kolluk amirinin kanunda belirtilen hallerde sınırlı olarak koruyucu veya önleyici tedbir kararı verme yetkisi olsa da tedbir süresini belirlemede yetkisi yoktur bu sebeple karar hâkim veya mülki amirin onayına sunulduğunda tedbir kararının suresi belirlenmektedir.

5.Delil ve Belgelerin Değerlendirilmesi: 6284 Sayılı Kanun m. 8/3 hükmüne göre “Koruyucu tedbir kararına hükmedilebilmesi için, şiddet uygulandığı hususunda delil veya belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu Kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemez.” şeklindeki düzenlemeyle tedbir kararlarının türlerine göre bilgi ve belgelerin nasıl değerlendirileceği düzenlenmiştir.

6284 Sayılı Kanun kapsamında mülki amir ve hâkim tarafından koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için şiddet mağdurunun soyut iddiasını içeren talep dilekçesi yeterli görülür,  şiddet uygulanmış olduğuna veya tehlikenin varlığına dair delil ve belge sunma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Önleyici tedbir kararları açısından ise kanun koyucu koruyucu tedbir kararlarında olduğu gibi net bir düzenleme yapmamış, önleyici tedbir kararları bakımından sadece bu tedbirlere ivedi olarak karar verilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

Hâkim Tarafından Verilebilecek Koruyucu Tedbir Kararları

6284 Sayılı kanunca hâkime şiddete maruz kalan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kişilerin korunabilmesi amacıyla hem koruyucu hem de önleyici tedbirler alma yetkisini tanınmıştır. Koruyucu tedbir kararları şiddete maruz kalan kişiler için verilmektedir.

Bu kararlarının en önemli özelliği kararın verilebilmesi için şiddet uygulayanın savunması alınmaksızın veya herhangi bir delil ya da belge aranmaksızın şiddet mağdurunun beyanının yeterli olması, şiddete dair herhangi delil veya belge aranmamasıdır.  Öğretide, şiddete ilişkin delil bulunmadığı takdirde hâkimin uyarı nitelikte tedbirler vermesi, delilin yokluğu halinde ise daha ağır sonuçlar taşıyan tedbirlere karar vermesi gerekliliği savunulmuştur

6284 Sayılı Kanun m.4’te şiddete maruz kalan veya şiddete uğrama tehlikesi olan kişilerin korunması, güvenliğinin sağlanması için hâkimin verebileceği tedbir kararları belirtilmiştir.

Bu yetki doğrultusunda hâkim;

  • İşyerinin değiştirilmesi,
  • Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi,
  • 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması,
  • Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi şeklindeki tedbir kararlarına hükmedebilir.
  1. İş Yerinin Değiştirilmesi

6284 Sayılı Kanun m. 4/1-a ve Uygulama Yönetmeliği m. 13’te düzenlemesine göre “hâkim, korunan kişinin talebi gereği veya onayını alarak işyerini duruma göre il içinde veya il dışında değiştirmeye karar verebilir.”

Bu noktada şiddet mağdurunun işinin niteliği dolayısıyla verilecek tedbir kararının uygulanmasında farklılıklar doğabilir. Örneğin mağdurun 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında bir memur olması halinde hâkim yer değiştirme yönetmeliklerini göz önüne alarak karar verecektir.

Uyg.Yön.m.13/2’e göre “Karar hâkim tarafından, korunan kişi bakımından en uygun koşullar göz önüne alınarak yerine getirilmek üzere korunan kişinin iş yerine tebliğ edilir”  tebliğ ile karar, yetkili kurum veya kişi tarafından karar derhal yerine getirilmelidir.

Hükme göre somut şiddet olayının gerektirdiği ölçüde kurum içi mekanizmasının hızlı çalışmasının beklendiği görülmektedir. Örneğin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda çalışan bir memurun kurum içinde işyerinin değiştirilmesi Bakanlığın Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği göz önüne alınarak yapılır ancak mağdurun can güvenliği söz konusuysa belirlenen atama dönemleri beklenmeksizin yer değişikliği gerçekleştirilebilir. Bu durumda şiddet gören memur bulunduğu bölgenin zorunlu çalışma süresini tamamlamışsa bir üst bölge veya alt bölgelerde bir yere, tamamlamamışsa bölge içerisinde veya bulunduğu il içerisinde başka bir yere atanmak üzere değerlendirilir.

Uyg.Yön.m.13/3’e göre “İş yeri değiştirilmesine dair tedbir kararının kaldırılması halinde de karar yine ilgili işyerine tebliğ edilmelidir

  • Yeni Yerleşim Yerinin Belirlenmesi

Uyg.Yön.m.14/1 hükmüne göre; korunan kişinin talebi üzerine kişinin evli olması hâlinde hâkim tarafından müşterek yerleşim yerinden ayrı, yeni bir yerleşim yeri belirlenebilir. Bu tedbir aynı hane içerisinde yaşayan partnerler ve evli olsalar dahi TMK md.197’ye göre ayrı yaşayan eşler hakkında uygulanamayacaktır, tedbirin uygulama alanı bulabilmesi için korunan kişi şiddet uygulayan kişiyle evli olmalı ve aynı hane içerisinde yaşıyor olmaları gerekir.

Uyg.Yön.m.14/2’ e göre “hakkında ayrı yerleşim yeri belirlenmesine dair tedbir kararı verilen kişinin müracaatı üzerine, adresle ilgili işlemler nüfus müdürlüğü tarafından yerine getirilir.”

  • Tapu Kütüğüne Aile Konutu Şerhi Konulması

Doktrinde aile konutu kavramı “eşlerin ve varsa çocukları ile yanlarında yaşayan diğer aile bireylerinin kullanımına özgülenmiş, ailevi faaliyetlerin merkezini oluşturan, genellikle sabit nitelikteki yeri” olarak tanımlanmıştır.

6284 Sayılı Kanun md.4. ve Uygulama Yönetmeliğinin md.15’e göre  “TMK’daki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne, aile konutu şerhi konulması kararı verebilir.” Bu özellikleri taşıyan konuta malik olmayan eş, TMK m. 194 hükmü gereği, rızası alınmaksızın aile konutuyla ilgili kira sözleşmesinin feshini, konutun devrini ya da konut üzerindeki hakların sınırlandırılmasını engellemek için tapu kütüğüne gerekli şerhin verilmesini isteyebilir. Uyg.Yön.m.15/2’ ye göre bu karar, ivedilikle yerine getirilmek üzere ilgili tapu sicil müdürlüğüne gönderilir.

Bu durumda tapu kütüğünü kilitlenmiş sayılır ve tapu memuru, diğer eşin alınmadan gerçekleştirilmek istenen tescil taleplerini reddetmelidir.

Bu koruma tedbir kararının verilmesi sonucunda tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması mağdur kişinin şiddete uğramasını engelleme ve can güvenliğini korunması amacına hizmet etmeyecektir ancak aile konutuna ilişkin tasarrufların diğer eşin rızası olmaksızın yapılmasını engelleme fonksiyonuyla mağdur eşin aile konutu üzerindeki mali hakkına haklarının korunmasına hizmet ettiğini ifade edebiliriz.

  • Kimlik ve Diğer Bilgi ve Belgelerin Değiştirilmesi

Uyg.Yön.m.16/1 hükmüne göre; hâkim korunan kişinin hayati tehlikesinin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayanarak kişinin kimlik ve diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesine karar verebilir.

Bu koruma tedbirinin uygulama alanı bulabilmesi için korunan kişinin yaşam hakkına yönelen ciddi bir tehlikenin varlığı, hayati tehlikesinin bulunup bulunmadığı somut olay özelinde değerlendirilir. Hayati tehlikenin varlığının tespit edilmesi halinde hâkimin verebileceği diğer koruma tedbirlerinin somut olayda yetersiz kalacağı anlaşılırsa bu tedbir uygulama alanı bulur.

Örneğin; mağdurun uğradığı fiziksel şiddetin yaşam hakkına yönelik ciddi tehdit oluşturması, şiddet uygulayan tarafın korunan kişiyi öldürmeye teşebbüs etmesi, bu fiillerden ötürü eylemin soruşturmasının ya da ceza yargılamasının devam ediyor olması halinde hâkim bu tedbirin uygulanmasına karar verebilir.

Bu tedbir kararının uygulanması halinde korunan kişinin, yaşamı boyunca kullandığı kimlik bilgileri tamamen değişeceği, kişinin adeta ölmüş sayılacağı göz önüne alındığında kanun hükmünde yer alan aydınlatılmış rızanın alınmasının gerekliliği ve önemi anlaşılacaktır. Aydınlatılmış rıza gerekliliğiyle kastedilen korunan kişiye , tedbir kararının anlaşılabilir bir biçimde sebepleri ve sonuçları hakkında açıklama yapılarak bilgilendirilmesi ve özgür iradesi ile bu hususların tamamını anlayıp kabul ettiğine dair yazılı beyanının alınmasıdır.

Bu tedbirin uygulanmasında, TKK hükümlerinden yararlanılır. TKK md.1”e göre; “bu kanun, bazı suçlara ilişkin tanıklık görevi sebebiyle, kendilerinin veya yakınlarının hayatı, beden bütünlüğü veya mal varlığı ağır ve ciddi tehlike içinde bulunan ve korunmaları zorunlu olan kişilerin korunması amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin esas ve usulleri düzenlemektedir”

TKK md.5/d bendinde “Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi” tedbiri yer alır. Kanuna göre bu tedbir kapsamında, adlî sicil, askerlik, vergi, nüfus, sosyal güvenlik ve benzeri bilgi ve kayıtların, nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport, evlilik cüzdanı, diploma ve her türlü ruhsat gibi resmî belgelerin ve taşınır ve taşınmaz mal varlığıyla ilgili haklarını kullanmasına yönelik işlemlerin yapılmasına ilişkin belgelerin düzenlenmesi ve değiştirilmesi gerekir.

Uyg.Yön.m16/2 uyarınca hâkim TKK hükümlerine dayanarak verdiği tedbir kararını, Cumhuriyet başsavcılığına bildirir, savcılık ise gereğini yerine getirmek üzere kararı ivedilikle İçişleri Bakanlığına gönderir. Bakanlık kimlik ve diğer bilgi ve belgelerdeki gerekli değişikliklerin yapılmasını emreder. Yapılan işlemin sonucu ise Bakanlıkça, Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir.

                                                                                   Hazırlayan: Stj. Av. Merve ŞAHBAZ

About the author: admin